22 Ekim Dünya Kekemelik Günü dolayısıyla kekemelik hastalığı hakkında hastanemiz Dil ve Konuşma Terapistlerimiz Yasemin Karataş ve Ümmügülsüm Demircan açıklamalarda bulundu.
Kekemelik nedir?
Kekemelik konuşma akıcılığının; (a) ses, hece veya tek heceli sözcük tekrarı, (b) seslerin uzatılması ve (c) hava akışında veya seslemede bloklarla, olağandışı yüksek sıklıkla ve/veya uzun süreli kesintilere uğramasıdır.Kekemeliği olan bireyler yukarıda sözü edilen çekirdek davranışların yanı sıra bu durumla baş etmeye ya da bu durumdan kurtulmaya yönelik birtakım ikincil davranışlar geliştirebilmektedir. Bu davranışlar göz kırpmak, ayak vurmak, omuz sallamak gibi kurtulma davranışları olabileceği gibi; sözcük değiştirme, ses ekleme, duraklama gibi engelleme davranışları olabilir.
Kekemelik Türleri Nelerdir?
Gelişimsel kekemelik en yaygın görülen kekemelik alt sınıfı olup genellikle okul öncesi yıllarda başlamaktadır. Gelişimsel kekemeliği olan bireylerin yaklaşık olarak %75’i herhangi bir terapi almaksızın spontane olarak kendiliğinden iyileşmektedir. Bunun yanında, bu çocukların %25’inde kekemelik kronikleşmekte ve yetişkinlik döneminde de devam etmektedir. Hangi çocukların kendiliğinden iyileşeceği bilinmemekle birlikte kekemeliğin kronikleşmesinde bir takım risk faktörlerinden bahsedilmektedir. Bu risk faktörleri; diğer aile bireylerinde akıcılık bozukluklarının görülmesi, erkek olma, kekemeliğin 3,5 yaşından sonra başlaması ve 6-12 aydan daha uzun sürmesi, kekemeliğe eşlik eden başka dil ve konuşma bozukluklarının olmasıdır.
Edinilmiş kekemelik oluşum nedenlerine göre nörojenik ve psikojenik kekemelik olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir. Nörojenik kekemelik serebrovasküler lezyonlar, kafa travması, iskemik ataklar, travmatik beyin hasarı ve parkinson gibi nedenlere bağlı olarak genellikle yetişkinlik döneminde görülen bir akıcılık bozukluğudur. Psikojenik kekemelik ise yetişkin bireylerde psikolojik travmalar sonucunda aşırı stres ve kaygı sonucu oluşmaktadır. Bu durumda, stres ve kaygı yaratan nedenler kendiliğinden veya çeşitli psikoterapötik yöntemlerle ortadan kalktığında, konuşma hızlı bir biçimde yeniden akıcı bir duruma gelmektedir.
Kekemeliğin görülme sıklığı ve cinsiyet dağılımı nedir?
Araştırmalara göre her yüz kişiden 5’i (%5) hayatının bir kesiminde kekemelik yaşamaktadır. Bu veriye bakılarak, Türkiye'de, yaklaşık 700,000 kekemelik vakası olduğu düşünülmektedir. Çocuklukta başlayan kekemelik, bu dönemde çocuklarının %5'inde gözlenebilir. Kekemeliğin başlangıç aşamasında cinsiyet oranları birbirine yakındır (3 kız / 4 erkek). Ancak kronik kekemeliği olan bireylerin yaklaşık olarak %75-%80’inin erkek olduğu bilinmektedir.
Kekemeliğin nedenleri
Nedenlerine ilişkin pek çok teori ortaya atılmasına rağmen kekemeliğin nedeni henüz tam olarak bilinmemektedir. Kekemeliğin genetik yatkınlıklarla birlikte çevresel, nörolojik, fizyolojik ve öğrenilmiş davranışlar gibi etmenleri içerdiği ve çok bileşenli bir etiyolojisi olduğu yaygın olarak kabul gören bir görüştür. Kekemeliği olan bireylerde, farklı etmenlerin farklı kombinasyonlarının, farklı düzeylerde mevcut olduğu, bu nedenle birbirinden farklı tablolar ortaya çıktığı görülmektedir. Bu yüzden kekemelik; bilişsel, fiziksel, dilsel, duygusal ve sosyal bileşenler arasındaki etkileşimler temel alınarak çok boyutlu olarak incelenmelidir.
Akıcılık bozukluklarına yönelik Türkiye’de neler yapılmaktadır?
Türkiye'de, kekemeliği olan bireyler için çok sayıda kısa-dönemli terapi veren ve "iyileşmeyi garanti eden" merkezler bulunmaktadır. Bu merkezlerin çoğunda yeni bir konuşma şekli öğretirler. Bu yeni yollar, akıcılık şekillendirme yönteminin bir türüdür. Bu merkezlerden bazıları iyileşmeyi garantilemektedir. Genel olarak dil ve konuşma terapistleri bu tarz iyileşme
garantilerine şüpheyle yaklaşmaktadır. Çünkü pek çok yaklaşım kekemeliği azaltabilir, fakat çok azı aileyle, arkadaşlarla ve çalışma arkadaşlarıyla normal sohbetler etmeyi sağlayacak bir konuşma biçimi öğretebilir. Hatta çok daha azı, kekemelerin, hayatlarının geri kalanında kekemelikleriyle etkili şekilde başa çıkabilmeleri için stratejiler öğretirler.
Bu tür kanıta dayalı olmayan uygulamalar yerine çocuklar ve yetişkinler için bireysel veya grup seçenekleri bulunan, dil ve konuşma bozuklukları eğitimi almış uzmanlar tarafından yapılan konuşma terapileri tercih edilmelidir.
Akıcılık bozukluklarına yönelik dil ve konuşma terapisi nedir?
Dil veya konuşma bozukluğu olan her yaştaki insan bu konuda lisans veya lisansüstü eğitimini almış bir dil ve konuşma terapistinden hizmet alabilir. Dil ve konuşma terapistleri akıcılık bozukluklarına yönelik kanıt temelli pek çok uygulama yürütmektedirler.
Kekemelik için yapılan konuşma terapisi genel olarak kekemeliği olan birey ile konuşma terapistinin yürüttüğü bireysel bir terapidir. Konuşma terapisinde kullanılan yöntemler ve amaçlar oldukça çeşitlidir. Bunlar, her zaman kekemeliğin ortaya çıkamayacağı bir şekilde konuşmayı öğretmek (akıcılık biçimlendirme/fluency shaping); kekelemenin kolay bir şeklini öğretmek (kekemelik değiştirme/stuttering modification); kekeleyen bireye kekemeliğini kabul etmesini veya kekelemekten kaçınmamasını öğretmek (duyarsızlaştırma ve kaçınmama) ve diğer teknikler şeklinde sıralanmaktadır.